3 лет ·перевести

27 Aralık 1902’de Çengelköy’deki sarayın kilerçibaşısı olan büyük dede Ömer Bey’e hediye edilen köşkte, iki ayak tabanı içe dönük olarak doğdu.
Sakat bebek, aileye sevinçten çok acı getirmiş, henüz bir haftalıkken bir çıkıkçı ayaklarını tahtalara sarmış bebeğin.
Sargıların açılmaması tembihine rağmen baba, bebekten yükselen feryatlara dayanamamış.
“İşte babamın acıma duygusu yüzünden ben sakat kaldım ve ömrüm boyunca sakatlığın bütün ıstırabını çektim. Bu sakatlık yüzünden gençlik hayatımı yaşayamadım ve okula da gidemedim.

Çünkü her iki ayağımda da yaralar açılır, aylarca yürüyemezdim, ancak evin içinde dizlerimin üzerinde dolaşabiliyordum.”
Ve hayatı boyunca, sakat kalmasına neden olan babasını hiç affetmemiş.
Okula gidemeyen yazar okuma yazmayı kendi kendine sökmüş.

Sakatlığı nedeniyle kitaplarla çevrili bir hayal dünyasında yaşamış. Oynayamadığı oyunları, yaşayamadığı hayatı hayallerinde canlandırmış. Yazı serüveni ise melankolik bir döneminde annesine aldırdığı bir defterle başlamış. Bir defterden diğerine koşup durmuş kalemi.

Çok kalabalık bir aile ortamında yaşamasına karşın, kendi ifadesiyle 26 yaşına kadar münzevi bir hayat sürmüş. Yazmak ise tek tesellisi hayatı boyunca.
“Kağıdı makineye taktığımda ne yazacağımı bilmem. Kelimeler bir biri ardına gelir.”

Tam 312 romanı yayınlandı.....
Onun romanlarında, itilmiş, horlanmış, terk edilmiş, yoksul ve yalnız insanlar bu durumlarını onurla taşırlar. Kimseden bir dilim ekmek istemeden, boyunlarını büküp gözyaşlarını içlerine akıtarak, kadere rıza göstererek hayatlarını sürdürürler.

Ya da;
“Koca köşklerde, zengin evlerinde huzur yoktur, ama bir somun ekmeğin paylaşıldığı bir gecekonduda sevgi vardır. Vita tenekesinin içine ekilmiş sardunya, yaşam coşkusu verir ev halkına.”

İlk ve tek ödülü olan 1995 yılında TÜYAP Kitap Fuarı’nda Onur Ödülü’nü aldığında 93 yaşındaydı.
25 YIL ÖNCE ;18 Ekim 1996, İstanbul da hayata gözlerini yumdu...
Teşekkürler üstad...
Kemalettin TUĞCU..

#kemalettintuğcu

image